1970 yılında Ankara'da doğdu. Ankara Merkez İmam Hatip Lisesi, ODTÜ Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü ve Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi İngiliz Dili Öğretmenliği bölümlerinde okudu. Yörünge, Belde, Ülke, İkindi Yazıları, Hece, Tezkire gibi yayınlarda yazdı. Hak-iş Basın danışmanlığı, Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanlığı Danışmanlığı, Başbakanlık müşavirliği, Başbakan Başmüşavirliği ve Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığı görevlerinde bulundu. 25 ve 26. Dönemlerde Ankara Milletvekili seçildi. TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu, Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu ve NATO PA Üyeliklerinde bulundu. TBMM Filistin ve Lübnan Dostluk Grubu Başkanlığı yaptı. Halen TÜBİTAK Yönetim Kurulu Üyesi. Evli, 1 çocuk babası.
Kısa bir özet verelim: Ekrem İmamoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bütçesini ve rüşvet, tehdit, şantaj ile elde edilen gayri meşru geliri CHP’yi kurgulamak ve kendisini Cumhurbaşkanı adayı yaptırmak için kullandı. Elindeki parayla CHP’nin üzerine karabasan gibi çöktü. Kemal Kılıçdaroğlu’nu genel başkanlıktan uzaklaştırdı, Özgür Özel’i CHP’ye genel başkan yaptırdı. CHP içinden yapılan şikayetler ve tanıklıklarla İmamoğlu hakkında soruşturma açıldı, tutuklandı.
Bu arada, CHP’nin İstanbul İl Kurultayı ve 38. Olağan Kurultayı’nın da şaibeli olduğu, yargı tarafından bu kurultayların da iptal edilerek CHP’ye kayyım atanacağı söylentileri üzerine Özgür Özel Olağanüstü Kurultay çağrısı yaptı.
Özgür Özel, kurultay çağrısı yaptığı andan dün kurultayda seçilinceye kadar sert, kutuplaştırıcı, gerginliği artıran bir politika izledi. Kurultay’da tekrar seçilerek rüştünü ispat etmek, İmamoğlu’nun parası ve gölgesi olmadan da seçilebileceğini göstermek, koltuğunu korumak istiyordu. Gençleri sokağa döküp polisle çatıştırdı. Tabanı konsolide edebilmek için kışkırtıcı eylemlere başvurdu. Başarılı da oldu. Duygusal havanın etkisiyle karşısına rakip çıkmadı, seçime tek başına girdi ve delegelerin oyunu aldı.
CHP’nin de Özgür Özel’in de bu kurultayla şimdilik rahatladıklarını söylemek mümkün. CHP üzerindeki İmamoğlu vesayeti ortadan kalktı. CHP’nin Cumhurbaşkanı adayının artık Özgür Özel olduğunu söyleyebiliriz. İmamoğlu meselesi ise kapandı. Kısa süre içinde İmamoğlu’nu CHP’liler bile hatırlamayacak, hatırlasalar bile sadece yolsuzluk, hırsızlık iddialarıyla anacaklardır. İmamoğlu’nun Silivri’ye girmesini en çok CHP’liler istiyordu, çıkmasından ise en çok yine CHP’liler rahatsız olacaktır.
Ancak Özgür Özel’in önünde de dikensiz gül bahçesi yok.
CHP içi muhalefet pes etmeyecek, tartışmalar, kavgalar sürecektir.
Daha da önemlisi, eğer yargı 38. Olağan Kurultay’la ilgili “iptal” kararı verir ve CHP’ye kayyım atarsa, Özgür Özel’in genel başkanlığı da, dün yapılan kurultay da geçersiz olacaktır. İşte o zaman CHP içi muhalefet harekete geçecek, yeni ve zorlu bir kurultay süreci başlayacaktır.
Her şey bir tiyatrodan, kumpanyadan ibaretti, dün son sahnesi perdelendi. Şimdilik.
Dünkü Kurultay konuşmasında Özgür Özel şu ifadeleri kullandı: “CHP, istese tek parti olarak devam edecekken demokratik seçimlerle ülkeyi tanıştıran partidir.”
Hani bize “bir bitmedi mağduriyetiniz” diyorlar ya; evet bitmedi, çünkü sizin kibriniz bitmedi.
100 yıldır milletten kusursuz, sorgusuz, sualsiz tam bir itaat, iman ve ibadet bekliyorlar: “Her şeyi biz yaptık. Biz yoktan var ettik. Olmasaydık olmazdınız. Ülkenin mülkü, anahtarı bizde, tapusu bizim üzerimizde. Demokrasiyi, sandığı, özgürlüğü hep biz verdik size. Lütfettik. Hatta bizim sayemizde et yiyebildiniz. Biz olmasaydık isimleriniz Yorgo olurdu. Nankörsünüz nankör!”
Bu yersiz ve temelsiz kibir tükenmedikçe Türkiye’ye huzur gelmeyecek; neyse ki artık çok azlar.
Yeri gelmişken, son yazımda bahsettiğim “Anadolu” kavramı siyasi bir tabanı değil, işte tam olarak bu Kemalist/CHP kibri karşısında direnenleri kastediyor.
Bu arada İsmet İnönü çok partili hayata keyfinden değil, mecbur olduğu için geçti. Bu da ayrı bir bahis.
Dün Yeni Şafak’ın sürmanşetinde Dünya Müslüman Alimler Birliği’nin fetvası vardı: “Gazze’deki soykırım karşısında cihat bütün Müslümanlara farzdır!”
Fetva önemli ama bir karşılık bulacak mı? Maalesef hayır. İsrail Mekke’yi işgal edip Kâbe-i Muazzama’yı yıksa, en fazla birkaç gün kitlesel protesto olur, bir de İslam Konferansı Örgütü vs. toplanıp “şiddetle” kınama yaparlar. O derece bir vurdumduymazlık, o derece bir aymazlık…
Başımıza ne geldiyse halifesizlikten geliyor.
Hilafet eski haliyle geri gelmez ama Dünya Müslüman Alimler Birliği gibi bir şuranın hilafet makamı gibi konumlandırılması mümkün olabilir. Neden olmasın?
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
Bırakın bu pek modern şura laflarını. İcra şura ile olmaz. İnkilâpların sırasına bakın mesele vuzuha kavuşacaktır. Dinci olmanıza da gerekyok. Dede Korkut'a bakın ne diyor: Başlılalara baş eğdirdi dizlilere diz çöktürdü...
Korkum bu fetva Suriyenin ve alimlerin sonu olabilir
Halifelik konusunda uçuk kaçık öneriler değil tarihte nasıl uygulanmış ve en son uygulayan Osmanlı örneği meşru olandır.Halifelik doğal yollarla ortadan kalkmadı.Bilakis sömürgeci emperyalist İngilizlerin ozel gayretleri ve daha önemlisi de Osmanlı sonrası kurulan devletin sınırlarını tek kabul şartlarından olarak halifelik lagvedildi.Ve halifeliğin tamamlayıcısı olan 600 yıllık daha doğrusu 1400 yıllık Kur'an sünnet icma merkezli sistemin de kaldırılması da böyle bir dayatma ile olmuştur.Cunku 14 asırlık 600 yıllık bu sistem devamı sözkonusu olsaydı yine küllerinden doğup yeniden İslam'ın tarih yapıcı vasfı kazanma ihtimali bertaraf edildi.emperyal sistemlere geçişle Kuran'dan sünnetten icmadan ayrılarak hem bu yöndeki sağlıklı toplum yapısı hem de devlet yapısı değiştirildi.Tamamen emperyalist lerin Siyonistler in kâfirlerin lehine bir durum ortam oluşturuldu.Bir an evvel Allah cc e isyan olan ve Allah cc elinden ukdesinden hakimiyetinden alınan yasama ve yargı gücü nün biran evvel Allah cc 'e iade edilmesi ile kâfirlere benzerlikten isyandan kurtulup yeniden ileikelimetullah davası na dönmenin zamanı gelmiş geçmiştir.İnsanlik aynen İslam öncesi cahiliye karanlığından yine İslam'la yine yasama ve yargı nin Allah'a verilmesi ile kurtulacaktır.Kuran deyimiyle karanlıktan nura Ancak Allah cc razı olduğu sistemle dinle hayat tarzı ile çıkılır.Kurtulus İslam'da ama peygamber ve ashab in yaşadığı inandığı inandığı İslam da..
Manisa’lı bir genç vardı. Gazze’ye cihada giderken Suriye’de tutuklanan. Onu halife yapmak gerek. Ardından da Gazze’ye yürümek.
Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.
Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.